12 Mayıs 2012 Cumartesi

Kendime Misafirim.



Kendime Misafirim.

Akşamın sisli karanlığı düşünce üzerine bu şehirin
Kırılmış camlardan içeri sızan yağmur gibi akıyor
İçimdeki sensizliğin odalarına hasret gözyaşım!.

Sen gittin yüreğimin sokakları bana sağır
Bombalanmış şehirlerin
___Viran kaldırımları gibi yüreğim
Yokluğunun sessizliği böyle çöküyor içime!....

Yoksun kendimin misafiriyim, bu akşam
Gözlerim gözlerinden vazgeçmiyor birtürlü
Yokluğunda, soğuk yastığım, üşütür rüyalarımı
Ve uyanınca sen kokuyor düşlerinden sızın her şey
Yüreğimde açık bir yara,
Ki, yar sızısı var sol göğsümün altında kanayan..

Yağmur dışarıda kalmış bir kuş gibi
_____________döğünürken penceremde.
Bir bilsen:
Yokluğunda özlem yığını suskun bedenime
___________Nasıl ağır geliyor hasreti taşımak..

Şimdi duvarlar sağır ve dilsiz,
Oysa sen susunca. ben fırtınaların sesini duyardım.
Dağlardan esen yel usulca okşardı saçlarımı!
Yüreğimin limanlarından martılar havalanırdı..

Güneş ışığına susamış topraktan ışığını saklarken
Yıldızları dökülmüş bir gece doğuyor günden
İçimdeki çocuk vurmuş kendini sokaklara
Ölü toprağı serpiyorlar gecenin zifirine..

Sen gittin kendime misafirim bu akşam!
İçimdeki o masum çocukla
                                   sensizliği çekiştiriyoruz!
Parmaklarım tenine dokunuşlara  sızılıyor
Ellerinde yokluğunun sıcaklığı üşüyor
Yarın, dünde kalmış günlere gebe
Güneş uzulca tırmanırken pencereme
Sensizliğe ölü doğuyor, güneşin sarı yüzü…

Bu akşam kendime misafirim
Hasretinden yandığım kızıl gecelerden geçerken
Yüzümdeki hiç kimsesizlik yansır aynalara.
Beyaz saçlarıma inadına mor çiçekler takıyorum.
Gece karalığından utansın,ki
Gün doğumuna çevirsin yüzünü .kızıla dursun özlem!.

Kendime misafirim!
Gayrı zaman donupkalmaya hazır bedenimde
Sensizliğin üşüten rüyalarında, kala kalmak öylece!
       _______Ölümde böyle yakışırdı bana..

Abdullah Oral



Açtıkça Okunan Kitaptır İnsan

Kınanmış duyguların, can çekişen gizeminde,
Okunmaya hasret bir kitaptır insan!
Yani ısırgan otundaki bir veda şarkısında,
Dolanmaktan yorgun düşmesidir
             Beynimdeki kıvrımın yarına!..

Ne zaman göz göze gelsem emekçi bir insanla
Dilimde şiirler boğuluyor,
Kıyılara vuruyor hürriyet
Ayaklarımda!
kaldırımsız sokağın, taşıdığı umut
            Bedenimde ölüm yorgunluğu..

Üretenin kopartılmış yüreğinin, içindeki aşk
Özlem duvarlarının, kanayan yarasıdır,insan
Gülmeyen yüzlerdeki yarı ağlamaklı tebessüm
Gayrı azap veriyor yakılmış, kandil  ışıkları!..

Fabrikalarda kendilerine günah sayılarak,
                                sokağa atılan işçiler,
Suya abdest aldırdırırlar barikatlarda!
Ki dilim şiirin renginden,
Ormanlar yeşilinden yoksun.
Uyanılmış şafağın, sabahındaki sır!
                          Öldürüyor insanı!..

Bilinmeli ki insan en büyük emek
Açtıkça okunan bir kitaptır insan!..

Kendime yasak sayılmışım
Açlığa yürek biliyorum dilime isyan
Uzak mevsimlerden geliyorum,
Güne yorgun, gözlerim kan çanağı
İş bitimi suskun akşamlar dönüyorum
Kucaklayarak öfkelerini günün…

Yakamoz renginde,suların sessiz gelgitleri
Usul usul okşar kıyıda midyeleri
Güneş doğmaz baharına,
                      mavisi yitirilmiş denizlerin!
Martıların şarkılarında anlamsız bir çelişki yumağı!

Gelsekde farklı çoğrafyalardan
Ki insan hak, üşütülmemeli yaşamdan!
Yürek atışının tınısı değişmez hep aynıdır
Ufuklarımda alabildiğine mevsimsizlik
Yarına, arınmış sabaha yükenir, geceden umut

Açılsada perdeler, yürekte düğümlenir, umut
O kapatmaz perdeleri, sevdalı gönlünde,
Gönül çizgileri resimlenir,
                              dilinde yaşam şiirlenir!
Ayrılık akşamlarında solar hüznün ilk baharı,
Başlar kararmış bulutların, vedasız ölümü!..

Açtıkça okunan bir kitaptır insan
Ki umuda giden yol insanı okumaktan geçer,
Her yaşamdan kopan hayat.
Yarına kapatılan bir kitap gibi kapanır usulca!....

A Oral